Fransa'Da Hangi Yönetim Anlayışı Sona Ermiştir ?

Ozgur

New member
Fransa’da Hangi Yönetim Anlayışı Sona Ermiştir?

Fransa, tarihsel süreçte birçok kez siyasi, sosyal ve kültürel değişimlere uğramış bir ülkedir. Bu değişimlerin arasında en önemli olanlardan biri, Fransa’daki monarşi anlayışının sona ermesidir. Fransa’da 18. yüzyılda monarşi yönetimi güçlü bir şekilde hüküm sürerken, 1789’daki Fransız Devrimi ile birlikte bu yönetim biçimi sona ermiştir. Monarşinin sona ermesi, sadece Fransa’nın iç yapısını değil, dünya çapında birçok ülkenin yönetim anlayışını da etkilemiştir.

Fransız Devrimi ve Monarşinin Sona Ermesi

Fransa’daki monarşi, özellikle 16. ve 17. yüzyıllarda büyük bir güç kazanmıştı. XVI. Louis ve XVII. Louis gibi güçlü krallar döneminde mutlak monarşi zirveye ulaşmıştı. Mutlak monarşi, monarkın, yani kralın, devleti tek başına yönettiği ve hiçbir şekilde hesap vermediği bir yönetim biçimiydi. Ancak 18. yüzyılın sonlarına gelindiğinde, Fransa’da halkın artan ekonomik zorluklar, sosyal adaletsizlikler ve politik baskılar nedeniyle memnuniyetsizliği artmıştı.

Fransız Devrimi, bu memnuniyetsizliğin zirveye ulaşmasının bir sonucu olarak 1789’da patlak verdi. Halk, monarşinin ve aristokrasinin zenginliklerine karşı isyan ederken, Fransız hükümetinin mutlak yönetim anlayışını devirmeyi amaçladı. Devrim, feodalizmi ortadan kaldırmayı ve halkın daha fazla söz sahibi olduğu bir Cumhuriyet kurmayı hedefliyordu.

Monarşinin Çöküşü ve Cumhuriyetin Kuruluşu

Fransız Devrimi’nin en belirgin özelliği, monarşinin sona ermesi ve Cumhuriyetin kurulmasıydı. Louis XVI, halkın öfkesine karşı koyamayarak 1792’de tahttan indirildi ve ardından 1793 yılında giyotinle idam edildi. Böylece Fransa, mutlak monarşi yönetiminden Cumhuriyet yönetimine geçiş yaptı. Bu, sadece Fransa için değil, dünya çapında monarşi yönetiminin sona erdiği bir dönemin başlangıcını işaret etti.

Fransız Devrimi’nin ardından kurulan Fransız Cumhuriyeti, ilk kez halkın iradesiyle seçilen temsilciler tarafından yönetilen bir devlet modeli sunuyordu. Bu süreç, Fransa’nın ve hatta Avrupa’nın politik yapısında köklü değişikliklere yol açtı. Cumhuriyet yönetimi, halkın eşitliğine, özgürlüğüne ve kardeşliğine dayalı yeni bir anlayışa odaklandı.

Fransa’daki Monarşi Sonrası Hükümet Anlayışları

Fransa, Cumhuriyet’i ilan ettikten sonra birkaç kez hükümet biçimi değiştirmiştir. Fransa Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında yaşanan kaos, 1799’da Napolyon Bonapart’ın iktidarı ele geçirmesiyle sonuçlandı. Napolyon, kendisini Fransa İmparatoru ilan ederek Cumhuriyet’i sonlandırdı. Napolyon’un yönetimi, monarşinin mutlak gücüne yakın bir yönetim biçimi ortaya koymuş olsa da, modern bir monarşi değil, halkın iradesiyle kurulan bir iktidardı.

Napolyon’un sonrasındaki dönemde ise Fransa, 1814’te Bourbon Hanedanı'nın yeniden tahta çıkmasıyla monarşiye dönse de, 1830’daki Temmuz Devrimi ile tekrar Cumhuriyet’e geçmiştir. Bu, Fransa’daki monarşinin ve imparatorluğun yerini modern bir cumhuriyetin aldığı bir başka döneme işaret eder.

Fransa’da Hangi Yönetim Anlayışı Sona Ermiştir?

Fransa’da sona eren yönetim anlayışı, mutlak monarşiydi. 1789’daki Fransız Devrimi, monarşinin halk üzerindeki mutlak egemenliğini sona erdirdi. Devrimle birlikte, halkın özgürlük, eşitlik ve kardeşlik talepleri ön plana çıkmış, Fransa’da halkın iradesiyle seçilen bir yönetim anlayışı yerleşmiştir. Bu süreç, sadece Fransa için değil, dünya tarihi için de önemli bir dönüm noktasıydı. Devrim, monarşilerin ve mutlakiyetçi yönetimlerin sona ermesine ve demokratik yönetim anlayışlarının yayılmasına neden olmuştur.

Fransız Devrimi'nin Sonuçları Nelerdir?

Fransız Devrimi’nin sonuçları çok derindir. Öncelikle Fransa, tek adam yönetiminden halkın iradesiyle belirlenen bir yönetim şekline geçmiştir. Bunun yanı sıra, feodalizm sona ermiş ve soyluların ayrıcalıkları ortadan kalkmıştır. Yeni hükümet yapısı, bireysel özgürlükleri, eşitliği ve demokrasiyi temel almıştır. Bu devrim, sadece Fransa’da değil, tüm Avrupa’da monarşilerin ve aristokrasinin gücünü zayıflatan bir etki yaratmıştır.

Fransız Devrimi, aynı zamanda insan haklarının evrensel olarak kabul edilmesinin temelini atmıştır. Devrimin ardından kabul edilen İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi, bireysel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı bir belge olarak büyük bir öneme sahiptir. Ayrıca, devrimle birlikte laiklik anlayışı güçlenmiş, dini etkiler devlet işlerinden ayrılmıştır.

Fransa’da Monarşi Sonrasında Hangi Yönetim Biçimleri Hüküm Sürmüştür?

Fransa, monarşiden Cumhuriyet’e geçtikten sonra bir dizi farklı yönetim biçimi deneyimi yaşamıştır. Bu süreçte Fransa, Cumhuriyetçi, İmparatorluk ve monarşi yönetimleri arasında gidip gelmiştir. 1799’da Napolyon’un İmparator olması, cumhuriyetin yerine geçici olarak monarşi benzeri bir yönetim biçimi kurduysa da, 1814’te Napolyon’un yenilmesiyle Fransa monarşiye geri dönmüştür.

Ancak 1830’daki Temmuz Devrimi ile birlikte Fransa tekrar Cumhuriyet’e dönmüş ve 1848’de İkinci Cumhuriyet kurulmuştur. Bu dönem, monarşinin yeniden gelmesiyle sona ermiş olsa da, Fransız halkı bir daha monarşiye dönmemek üzere Cumhuriyetçi düşünceleri savunmaya devam etmiştir.

Sonuç olarak, Fransa'da Hangi Yönetim Anlayışı Sona Ermiştir?

Fransa'da sona eren yönetim anlayışı, mutlak monarşiydi. Fransız Devrimi, halkın egemenliğine dayalı bir yönetim biçiminin ortaya çıkmasını sağlamış, monarşi ve feodalizmi sona erdirmiştir. Fransa, Cumhuriyetçi bir devlet yapısına kavuşarak dünyaya demokrasi, özgürlük ve eşitlik ilkelerini öğretmiştir. Monarşinin sona ermesi, sadece Fransa için değil, tüm dünyada monarşi karşıtı hareketlerin güç kazanmasına ve demokratik yönetim anlayışlarının yayılmasına zemin hazırlamıştır.