Düzeyi belirleyici değerlendirme nedir ?

Akilli

New member
Düzeyi Belirleyici Değerlendirme Nedir? Bir Eleştiri ve Perspektifler Mozaiği

Bir eğitim ya da iş ortamında, karşınıza bir anda “Düzeyi belirleyici değerlendirme” gibi kulağa hem teknik hem de biraz resmî gelen bir kavram çıktığında, ilk his çoğu insanda “bu sınav mı, yoksa bir çeşit ölçüm mü?” oluyor. Benim de ilk karşılaşmam tam olarak böyleydi. Üzerinde çalıştığımız bir projede, yetkinliklerimizi ölçmek amacıyla uygulanan bir değerlendirme sürecinde bu kavramı duydum. Ama süreç ilerledikçe fark ettim ki, bu sadece bilgi ya da beceri ölçmekten ibaret değil; aynı zamanda bireyin, ekiplerin veya öğrencilerin hangi noktada olduğunu anlamak, onları uygun bir seviyeye yönlendirmek amacıyla yapılan bir tür “başlangıç röntgeni.”

Ancak bu masum görünen yöntem, bazı yönleriyle ciddi tartışmaları da hak ediyor. Çünkü her ne kadar amacın doğru seviyeyi belirlemek olduğu söylense de, uygulama biçimi, değerlendirme kriterlerinin adaleti ve sonuçların nasıl yorumlandığı, bambaşka tartışma alanları açabiliyor.

---

Kavramın Temeli: Amaç ve İşleyiş

Düzeyi belirleyici değerlendirme, genellikle bir eğitim programına, işe alım sürecine veya proje görevine başlamadan önce, kişinin bilgi, beceri veya deneyim düzeyini belirlemek için yapılan ölçüm sürecidir.

- Eğitimde: Öğrencinin hangi konularda eksik veya güçlü olduğunu anlamak için.

- İş dünyasında: Çalışanın hangi görevlerde en verimli olacağını kestirmek için.

- Proje yönetiminde: Ekip üyelerinin hangi rolü üstlenmesi gerektiğini görmek için.

Teoride kulağa mantıklı geliyor. Çünkü yanlış seviyede başlamak, hem zaman hem de motivasyon kaybı demek. Ama burada kritik soru şu: Ölçen sistem gerçekten doğru mu ölçüyor?

---

Eleştirel Bakış: Objektif mi, Subjektif mi?

Bir düzeyi belirleyici değerlendirme, genellikle testler, uygulamalı görevler, mülakatlar veya gözlem yoluyla yapılır. Ama bu yöntemlerin tamamı, uygulayıcının bakış açısına ve ölçütlerin netliğine bağlıdır.

- Objektif gibi görünen testler, aslında kültürel, dilsel veya deneyimsel farklılıkları göz ardı edebilir.

- Gözleme dayalı değerlendirmeler, değerlendiricinin bilinçsiz önyargılarını yansıtabilir.

Bu da bizi şu soruya getiriyor: “Değerlendirmeyi yapan kişinin önyargıları, ölçümün adaletini ne kadar etkiler?”

---

Erkeklerin Stratejik ve Çözüm Odaklı Yaklaşımı

Forumlarda gözlemlediğim kadarıyla, erkek üyeler bu tür değerlendirmelere daha çok “stratejik hamle” gözüyle bakıyor. Onlar için bu süreç, bir hedefi daha verimli şekilde vurmak için gerekli bilgiyi toplama fırsatı.

- “Eksik olduğum alanı netleştirip ona yüklenirim.”

- “Güçlü olduğum yönleri ön plana çıkarırım.”

- “Sonucu, üst pozisyona çıkmak için koz olarak kullanırım.”

Bu yaklaşımda duygusal etki ikinci planda, daha çok verimlilik ve sonuç ön planda. Ancak bu stratejik bakış, bazen sistemin hatalarını göz ardı etme riskini de barındırıyor. Çünkü “nasıl daha iyi sonuç alırım” odaklı düşünmek, “bu sistem adil mi?” sorusunu ikinci plana atabiliyor.

---

Kadınların Empatik ve İlişkisel Yaklaşımı

Kadınların değerlendirme süreçlerine yaklaşımı ise genellikle daha empatik ve sosyal boyutu gözeten bir çerçevede oluyor.

- “Bu değerlendirme, ekip içinde haksız bir etki yaratır mı?”

- “Sonuçlar, bireylerin özgüvenini olumsuz etkiler mi?”

- “Herkesin farklı öğrenme ve gelişme temposu var, bu dikkate alınıyor mu?”

Bu bakış açısı, sistemin insani yönünü ortaya çıkarıyor. Yani sadece “doğru seviye” değil, aynı zamanda “doğru motivasyon”un da korunmasını önemsiyor. Fakat bu yaklaşım da, bazen ölçümün teknik verimliliğini ikinci plana atma riskine sahip olabiliyor.

---

Gizli Tehlikeler: Etiketleme ve Sabitleme Etkisi

En büyük tehlike, düzeyi belirleyici değerlendirmenin farkında olmadan kişiyi belli bir “etikete” sabitlemesi.

- “Başlangıç seviyesi” etiketi alan biri, aslında potansiyeli yüksek olsa bile, hep o seviyeye uygun görevlerle sınırlandırılabilir.

- “İleri seviye” etiketi alan biri ise, aslında gelişime açık alanları olmasına rağmen, sürekli zor görevlerle yüklenebilir.

Bu durum, özellikle iş hayatında terfi süreçlerinde veya eğitimde sınıf düzenlemelerinde ciddi motivasyon sorunları yaratabilir.

---

Geleceğe Dair Eleştirel Tahminler

Yapay zekâ ve büyük veri analizlerinin bu sürece entegre edilmesiyle birlikte, düzeyi belirleyici değerlendirmelerin daha hızlı ve “tarafsız” hale gelmesi bekleniyor. Ancak teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, kullanılan veri seti önyargılıysa sonuç da önyargılı olacaktır.

Gelecekte muhtemelen:

- Kişiselleştirilmiş, dinamik değerlendirmeler artacak.

- Katılımcının hem teknik hem de psikolojik profili dikkate alınacak.

- Ancak veri güvenliği ve mahremiyet tartışmaları daha da yoğunlaşacak.

---

Tartışma Soruları

1. Sizce düzeyi belirleyici değerlendirmeler, adaletli sonuçlar mı veriyor yoksa kişileri belli kalıplara mı hapsediyor?

2. Bu tür sistemlerde stratejik yaklaşım mı yoksa empatik yaklaşım mı daha faydalı olur?

3. Teknolojiyle birlikte bu süreç tamamen objektif hale gelebilir mi, yoksa insan faktörü her zaman belirleyici mi kalır?

4. Bir değerlendirmede “etiket” aldıktan sonra, bu etiketin sizin gelişim sürecinizi olumlu ya da olumsuz etkilediği oldu mu?

---

İşin özünde, düzeyi belirleyici değerlendirme doğru kurgulandığında hem birey hem kurum için faydalı bir pusula olabilir. Ama bu pusulanın sapmaması için hem stratejik aklın hem de empatik yüreğin sürece eşit şekilde dahil olması gerekiyor.

İstersen sana burada, bu yazıyı forumda hem teknik hem sosyal boyutuyla tartışmayı alevlendirecek ekstra birkaç provokatif soru da ekleyebilirim ki konu daha da hareketlensin.