Hayri Bey ile Fatma Hanım’ın oğlu olarak 4 Ağustos 1927’de Ankara’da dünyaya gelen Turgut Uyar, İstanbul ve Eskişehir’deki ilköğretim yıllarında manzumeler yazmaya başladı.
Uyar, Konya Askeri Ortaokulu ve Bursa Askeri Lisesi’nde almış olduğu eğitimin peşinden 1947’de Askeri Memurlar Okulu’ndan mezun oldu.
Personel subayı olarak Posof’a atama edilen ozan, Terme Askerlik Şubesi ve peşinden üsteğmen olarak Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Dairesi Başkanlığı’nda çalıştı.
YAD ŞİİR YARIŞMASINDA İKİNCİLİK KAZANDI
İlk şiiri “Yad” 1947’de Yedigün dergisinde piyasaya çıkan Uyar, Kaynak dergisinin 1948’de açmış olduğu şiir yarışmasında ikincilik kazanmıştır.
Uyar’ın ilk kitabı “Arz-ı Hal” 1949’da, ikinci kitabı “Türkiyem” 1952’de, üçüncü kitabı “Dünyanın En Güzel Arabistanı” ise 1959’da okuyucuyla buluştu.
Usta şairin ilk 2 kitabındaki şiirleri hece şiirinin ve Orhan Veli Kanık tesirinin algılandığı ilk dönem şiirleri olarak bilindi.
“Arz-ı Hal” kitabında yer edinen “Yalağuz” şiirinde, “yalnız” kelimesini 18. yüzyıl Türkçesindeki karşılığıyla “yalağuz” olarak kullanan Uyar, şiirlerinde sık sık “kendini kalabalıkların içinde yalnız hissetme” duygusunu işledi.
Kentleşme sürecinin kişi üstündeki etkilerine de şiirlerinde yer veren Uyar’ın 3. kitabında edebiyatseverlerin beğenisine sunmuş olduğu “Göğe Bakma Durağı” aldı şiir, çağıl yapısı ve sesinin yanı sıra modernist yaklaşımlarla yeni imgeler kurma özelliğiyle beğeni topladı.
ŞİİRLERİNDE AŞK, AYRILIK VE ÖLÜM TEMALERİNİ İŞLEDİ
Gerek öz gerekse şekil bakımından devamlı değişen, halk şiirinden divan şiirine geniş bir kültür birikimini değerlendiren Uyar, şiirlerinde aşk, ayrılık, ölüm temalarını ve çevreden almış olduğu izlenimleri işledi.
Ece Ayhan, Sezai Karakoç, Edip Cansever ve Cemal Süreya benzer halde şairlerin içinde olduğu “İkinci Yeni” akımına katılan şairin “Efendimiz Acemilik” ve “Çıkmazın Güzelliği” benzer halde yazıları Türk şiirinin bir periyodunun anlaşılmasında başvurulan temel metinler arasına girdi.
Uyar, bir röportajında “İkinci Yeni” akımındaki şairlere ilişkin “Biz mısra döktürmeye özenmedik. Bir durumu en iyi anlatmak, kimi zaman şiirden caymak pahasına en iyi anlatmak, iyi mi mümkünse onu denedik” ifadesini kullandı.
Turgut Uyar, Abdülhak Hamid Tarhan’dan Orhan Veli Kanık’a kadar geçen süreci, her şairin bir şiirini esas alarak incelemeye naturel olarak tuttu. Kitap ve yazıları Varlık, Yeditepe, Pazar Postası, Dost, Değişim, Türk Dili, Yedigün, Kaynak, Şimdilik, Forum, Yeni Dergi, Hürriyet Gösteri, Milliyet Sanat, Düşün, Dönem ve Papirüs dergilerinde yayımlandı.
ŞİİRLERİ İNGİLİZCE, FRANSIZCA VE SIRPÇAYA TERCÜME EDİLDİ
Hüseyin Cöntürk’ün çıkardığı “Dönem” adlı derginin kurucuları içinde da yer edinen Uyar’ın şiirleri İngilizce, Fransızca ve Sırpçaya da tercüme edildi.
Zorunlu hizmetini tamamladıktan sonrasında ordudan ayrılan Uyar, Ankara’da, SEKA İrtibat Bürosu’nda ve Sanayi Bakanlığında işyar olarak vazife yapmış oldu ve emekli olduktan sonrasında İstanbul’a yerleşti.
Yezdan Şener ile ilk evliliğinden Semiramis, Şeyda ve Tunga adlı evlatları dünyaya gelen şairin, yazar Tomris Uyar ile yapmış olduğu ikinci evlilikten Turgut adlı dördüncü bir evladı daha oldu.
ÇEŞİTLİ ÖDÜLLER ALDI
“Tütünler Islak” kitabı 1963 Yeditepe Şiir Armağanı’nı alan Uyar, Tomris Uyar ile Lucretius’tan yapmış olduğu “Evrenin Yapısı” çevirisiyle 1975 Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü’ne layık görüldü.
Şairin “Kayayı Delen İncir” adlı kitabı 1983 Behçet Necatigil Şiir Ödülü, yeni şiirlerinin eklendiği ve tüm şiirlerini toplayan “Büyük Saat” eseri de 1984 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü’ne kıymet bulunmuş oldu.
Toplam 9 şiir kitabına imza atan Uyar’ın tüm şiirleri 1984’te “Büyük Saat” kitabında bir araya getirildi.
İnceleme alanında “Bir Şiirden” ve eleştiri branşında “Sonsuz ve Öbürü” eserlerini de okuyucuyla buluşturan Uyar, 22 Ağustos 1985’te siroz hastalığından öldü.